20 Aralık 2016 Salı

AZERBAYCAN’IN USTA ŞAİRİ NEBİ XAZRİ: "Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ" - “Men, Kerkük hasreti ile yaşıyorum ”

AZERBAYCAN’IN USTA ŞAİRİ NEBİ XAZRİ:
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ
“Men, Kerkük hasreti ile yaşıyorum ”
1989 yılında Bağdat’a gelen bir Azerbaycan heyetinin başında çok ünlü bir şairin olduğunu söylediler. Abdüllatif Benderoğlu; Kerkük’e, Tuzhurmatu’ya telefon açıp dostum Sami Yusuf TÜTÜNCÜ ile birlikte bizleri Bağdat’a davet etmişti. Gerçekten de güzel bir gece geçirdik. Irak Yazarlar Birliğinin mütevazı bir salonunda gerçekleşen buluşma Irak Türkmen şair ve sanatçıları ile Azerbaycan şair ve sanatçıları arasında unutulmaz bir kaynaşma yaşandı. Her ne kadar Iraklı yöneticiler tarafından o geceyi biran önce bitirmeye çalıştıysalar da, yine de sıcak dostluk mesajları birbirimize şiir ve hoyratla iletmenin yolunu bulmuştuk. Zaten bizlerin ustalığı da ince duygularımızdaymış meğer. Bu hususta da kimsenin diyecek bir hali yoktur diye düşünüyorum…
***
Gece’de Irak’tan; Benderoğlu, Sinan Sait, Salah Nevres, Ali Marufoğlu, Sabir Demirci, Ahmet Kerküklü, Nevzat Abdülkerim, Kasım Sarıkahya, Mehmet Mehdi Bayat ve Sanatçı Mehmet Rauf Terzi ve Azerbaycan’dan Usta Şair Nebi Xazri, Kamil Veli Neriman, Kasım Kasım Zade ve Hacıbaba ile iki müzisyen katıldı. Azerbaycan ile Kerkük Karabağlı hoyratlarını karşılıklı okuyan Kerküklü Mehmet Rauf Terzi ile Hacıbaba şiirlerin yanında iki kültürün ne kadar birbirlerinden olduğunu gözler önüne serdiler.. O dönemde Irak Yazarlar Birliği Başkanı Abdülemir Mualle; iki gurubu da zaman konusunda ve diğer siyasi konularda defalarca uyarmıştı. Ancak, Benderoğlu gerekeni yaparak gece uzun saatlere kadar sürmüştü.
***
Bugüne kadar ve her ne kadar Kerkük’ümden uzak yaşasam da o gecenin görüntüleri izlenimleri aklımdan hiç çıkmamıştı. Beyin albümünde çerçeveleşen bu fotoğrafı oluşturanların bir parçası olan Ankara’da ani bir şekilde gelen çok değerli Nebi Xazri ile tekrar buluştuktan sonra o fotoğraf ve o gece tekrar aklımda canlandı.
***
2002’de Sivas’ta düzenlenen Türk Dünyası etkinliklerine katıldıktan sonra Ankara’da Türk Dünyası Kültür merkezinde bir konferans veren Azerbaycan’ın büyük şairi Nebi Xazri:
Irak ile Azerbaycan arasındaki resmi münasebetlerde iki kez Irak’ı ziyaret etmiştir.
***
“ Her iki seferimizde Kerkük’e gitmek istedik. Ancak, Irak yetkilileri tarafından bize müsaade edilmedi. Kerkük sevgisi içimizdeki alev alev yanan hasrettir. Kerkük ile Azerbaycan arasında Kültür bağı hiçbir zaman kopmamıştı. İster dostlar arası ile isterse de şair ve yazarlarla yani edebi bağlamda sürdürülmüştür. Umarız bir gün Kerkük’e gidip orada Türkmen kardeşlerimizle dostluk ve Türklük şiirleri okuruz ve oradaki Azerbaycanlı Türkmenleri ile hasret gideririz.”
***
1989 yılında çekilen yukarıdaki fotoğrafı kendisine hediye ettiğimde; “beni 13 yıl geriye götürdün ve en güzel hediyeyi bana lütfettiniz. Dedi. Ve benden bir ricası oldu. Cep telefonumdan Abdullatif Benderoğlu’nun sesini duymak istedi. Onlar konuşçukça kafamda kafamdaki çok şeyler o fotoğraf karasının yeniden gözden geçirmemi gerektiğini düşündüm...
***
Hayat fırsattır derler ya… İşte bendeniz de Sayın Nebi Xazri’nin Türkiye’de bulunmasından yararlanarak, birkaç toplantıya katılası için bazı organizasyonlarda bulunduk. Önce Ankara’da her hafta buluşmakta olduğumuzu gurubun toplantısına kendisini davet ettik. Orada Merkezi Azerbaycan’da bulunan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği adına Türk Şiirine yapmış olduğu hizmetlerinden dolayı kendisine bir Ödül takdim ettik. Ardından da Ankara’daki evimizde ehh… Bir Kerkük Dolması da ikram edersek çok iyi olur diye düşündük. Hem de Dünya Futbol kupası Türkiye ile Brezilya maçını beraber izledik. 1–2 Türkiye’nin maçı kaybetmesine de beraberce çok üzülmüştük.

28 Ekim 2016 Cuma

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN; DR. Şemsettin KÜZECİ

İstiklâl Savaşı'nda kadını, erkeği, yaşlısı, genci, çoluk-çocuğuyla seferber olarak gösterilen büyük gayret, kutsal emek ve emsalsiz fedakârlıklarla elde ettiğimiz Milli İstiklâl, özgür Devlet ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun 93., Yıldönümünü mutlulukla kutluyor; Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere; Aziz vatanın birliği, bütünlüğü, hâkimiyet, hükümranlık ve bağımsızlığı için canlarını ortaya koyan tüm şehit ve gazilerimizi saygı, şükran, dua, minnet ve rahmetle anıyoruz.
Dr. ŞEMSETTİN KÜZECİ

24 Ekim 2016 Pazartesi

Irak'da; "Her günü baskı, şiddet ve zulüm altında geçen" TÜRKMENLER'den Haberdar mısınız?.. Dr. Şemsettin KÜZECİ & "IŞİD SONRASI IRAK VE TÜRKMENLER"

IŞİD SONRASI IRAK VE TÜRKMENLER
Dr. Şemsettin Küzeci
Haziran 2014 tarihinden beri Irak’ın başta 3 Milyon nüfusluk Musul şehri olmak üzere Irak’ın birçok bölgesini işgal eden El-Kaide uzantısı Terör Örgütü IŞİD sonrası Irak ve Türkmenlerin durumu adeta bir çıkmaz girdi. IŞİD sonrası Irak’ta bir Kürt devletinin kurulması tüm taraflarca kesin gözüyle bakılıyor. Federe Kürt bölgesi yetkilileri her platformda Kürdistan’ın kurulmasına vurgu yaparak, Irak ve bölgedeki dengelerin farklı bir şekli aldığını her halde iyi okumuyorlar.
199-2003 yıllarında K. Irak “Güvenlik Bölgesi” olarak adlandırılan Erbil, Süleymaniye ve Dohok illeri Federe Kürt devletinin inşasına başlamış, başta Türkiye olmak üzere birçok batılı ülkenin desteğiyle Kürt devletinin inşası sürecine yardımcı olmuşlardır. O tarihlerde Habur Sınır kapısından günlük 1.200.000(birmilyonikiyüzbin)dolar gelir elde ederek devletin gelirine temin edercesine güvene kapılmışlardır. Ancak, iki Kürt grubu arasında bu gelir yüzünden çıkan anlaşmazlık Barzani’nin Saddam’a yazdığı gizli mektubu ile KYB’nin Irak Muhaberatınca Talabani’yi Erbil’dem Süleymaniye’ye sürmüş, Barzani’yi Dohok’tan getirip Erbil’de oturmuştur. Bugüne kadar Kürdistan hayâlıyla yaşayan Kürtler Batıya tek çıkış kapıları Türkiye’nin olduğunun farkındalar. Bu nedenle Türkiye ile iyi diyalog kurmaya çalışılmış ve birçok hayati krizlerde Türkiye’nin desteğini almıştır.
IŞİD sonrası Irak’ın Şii, Sünni ve Kürt bölgesine bölünmesi takdirde 3 milyon nüfusa sahip olan ve 3. asil unsuru Türkmenlerin özellikle de Kerkük halkının hangi bölgede kalacağına ve nasıl bir haklara sahip olacağı konusu yılan hikâyesine dönüşmüştür. Bir yandan Türkiye’nin 5 Haziran 1926 Ankara Antlaşması bir yandan Batılıların Ortadoğu’nun üzerindeki planlarının hayata geçmesi ve bölgenin yeniden tasarlanması bazı devletlerin bölünmesi ve yeni devletlerin ortaya çıkması bölgeyi bir kaosa sürüklemiştir.
IŞİD sonrası Kürt Bölgesi ve Türkmenler
IŞİD’in Irak’a girmesi ile birlikte Bağdat hükümetinin boşalttığı yerleri dolduran Kürtlerin topraklarını genişlettiğini bir gerçektir. Musul’da Yezidileirn yaşadıkları Sencar ve Türkmenlerin Telafer ilçesi başta olmak üzere Kürtler birçok bölgenin kontrolüne geçeğini planlamıştır. Kerkük, Tazehurmatu, Leylan, Dakuk, Tuzhurmatu ve Hamrin dağlarına kadar uzanan bölgeleri de ele geçirerek Kürdistan’ı ilan edeceklerini en büyük hedefleridir.
Bu bağlamda Amerikan Washinton Post gazetesinde yayımlanan bir makalede, Irak’ta değişen güç dengelerinin ülkenin kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına sebep olabileceği iddiası tezimizi doğrular niteliktedir. Ben Van Heuvelen imzalı yazıda, Irak’ın kuzeyinde hükümete bağlı güvenlik güçlerinin Irak Şam İslam devleti (IŞİD) ilerleyişine karşı koyamadığı ve bunun otonom Kürt bölgesinin bağımsız bir devlet olması için şartları olgunlaştırdığı belirtildi.[1]
Irak ordusunun IŞİD’e karşı koruduğu bölgeleri birbiri ardına kaybetmekte olduğu ve ordunun yokluğunda bazı bölgelerin Peşmerge kontrolüne geçmesi, Kürt yönetiminin kontrolü altındaki toprakları genişlettiğine dikkat çekti. Bu adım Kürtlerin ekonomik bağımsızlık yönetimi için hayati bir önem taşıyor. Kürtlerin Türkiye’yle yapılan petrol sevkiyatı antlaşması Kürt devletinin ekonomi ayağını güçlendireceği şüphesizdir.
Kürt yönetiminin ekonomik bağımsızlığını elde edebilmek adına attığı adımların Irak Merkezi Hükümeti ile Kürt Bölgesel Hükümeti arasındaki sıkıntılar Irak Türkiye ilişkilerinde gerilmeye neden olduğu bir gerçektir.
ABD’nin uzun yıllar Erbil ve Bağdat arasındaki sorunları çözmek için girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bağdat İran güdümlü ve Erbil ise Türkiye ile ABD güdümlü olduğu için bu yakınlaşma hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bu anlaşmazlıkların ana nedeni ise Kerkük’ün kimiler tarafından idare edileceği bölgenin en önemli sorunu haline gelmiştir. Kerkük’ün petrolü Bağdat’ın kontrolünden çıkıp Kürtlerin kontrolüne geçerek önemli bir sorun niteliğini taşımaktadır.
Öte yandan bazı kaynaklara göre; Bölgesel Kürt Yönetimi’nin ekonomik güç sağlamak adına yüzünü Türkiye’ye döndüğünü, Türkiye hükümetinin bir zamanlar bölgede kurulacak Kürt bağımsız devletini tehdit olarak gördüğünü belirtiyor. Bu tehdit algılamasının altında kurulacak bağımsız Kürdistan’ın Türkiye sınırları içerisindeki Kürt azınlığın benzer bir talepte bulunmasına sebep olabileceği korkusunun yattığı ve Türkiye’nin bu politikasında dramatik bir değişikliğe gittiğine vurgu yapılıyor.
Türkmen Göçmenlerinin Geleceği
Musul, Telafer ve o bölgelerden göç eden Türkmenlerin önemli bir bölümü Irak’ın güneyi Kerbela, Necef, Hille, Bağdat ve diğer bölgelere göz etmiş durumdadır. Bir kısmı da Erbil, Dohok ve Kerkük’e yerleşerek hayatlarını sürdürmektedirler. Geriye kalanlar yurtdışına çıkarak komşu ülke Türkiye’nin ağırlıklı olarak yaklaşık 10 ilde (Ankara, İstanbul, Konya, Bursa, Samsun, Çankırı, Eskişehir, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’e yerleşmişlerdir.
Musul ve Telafer’in kurtarılması durumunda bu göçmenlerin birçoğu kendi bölgelerine dönecekleri kesindir. Ancak, O bölgelerde hala IŞİD ile işbirliği içerisinde yaşamını sürdüren ve işbirlikçileri ile bölgelerine dönen göçmenler arasında ciddi tasfiyelerin başlayacağı, iç savaşa neden olacağı da büyük varsayımlar arasında hatta hatta Türkmen aşiretleri içinde şimdiden bazı tasfiye planları yapılmıştır.
Durum böyleyken Kuzeyde Rumadi, Felluce ve sünni bölgelerinde de buna benzer olaylar yaşandı ve daha kötüsü yaşanacaktır. “Haşid Şabi” denilen Şii milisler Sünni bölgelere girdiklerin de birçok Sünni Arapları IŞİD ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle infaz ettiler. Bu durumlar IŞİD sonrası mezhep çatışmasını yeniden alevlendirecek ve iş savaşa muhakkak neden olacaktır.
Irak’ın Bölünmesi
ABD’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Joe Biden yıllardır Irak ile ilgili planını her platformda gündeme getirip Irak bölünmesi en iyi çözüm olduğuna vurgu yapmaktadır. Aslında Irak’ı işgal ettiklerinin gerçek nedenlerinin arkasında bölünme planının yattığı bir gerçektir. Joe Biden’ın planına göre; Irak’ın yumuşak bölünme sürecini anlatıyor. Irak’ın federalizm sistemine göre bölünmesi; Şiistan, Sünnistan ve Kürdistan federe bölgeleri ve Bağdat ise Feddere Irak Devletinin Başkenti. Ancak Kerkük konusunda bir anlaşmaya varılmadığı için Joe Biden de Kerkük’ün durumunun çözülene kadar ortada kalacağını söylüyor.
Türkmenleri Ne istiyor
Türkmenler Irak’ta bugüne kadar belli bir politika ve strateji üzerinde anlaşamadılar. Bir silahlı güce sahip olmamakla birlikte Irak Türkmen Cephesi (ITC)dışında bir kurum dışında varlık gösteremediler. Her ne kadar ITC ile ilgili temsil tartışması olsa da netice de Şii ve Sünni Türkmen de ITC’nin çatısı altında zaman zaman birleştiler. Ancak Irak’ta İran faktörü sahada baş göstermediği zaman Türkmen Şiiler İran’ın yanında yer almaya devam ettiler. Bugün Kerkük konusunda hem fikir olan Türkmen siyasetçileri aslında ikiye ayrılmışlardır, İran yanlısı ve Türkiye yanlısı.. İran yanlıları Kerkük’ün bağımsız olarak kalması ancak Merkezi hükümete bağlı dolayısıyla da İran güdümlü bir Bağımsız özel statüye sahip olan bir Kerkük istiyorlar. Sünni Türkmenler ise bazıları Türkiye’nin politikası doğrultusunda Kürtlerle işbirliği yapılarak Federe Kürt bölgesine bağlanmasını benimsemektedirler. Bazı siyasiler de Kerkük’ün Ne Kürtlere ne Merkezi Hükümete bağlı, tek başına özel bir Bölge kalmasını istiyorlar. Ama bu formül üzerinde her hangi bir plan veya proje ciddi bir şekilde ortaya çıkmamıştır. Çıkmışsa da içi boş tartışmalara yol açacak kadar sorunlu ve ikna edici değildir.
Bu kadar tartışmalar içerisinde Kerkük’ün idaresi fiili olarak bugüne kadar Kürtlerin elinde olduğu bir gerçek olsa da Talabani’nin %32 eşit paylaşım projesi tüm taraflarca kabul edilmiştir. Ancak Kürtlerin 140. Madde üzerinde ısrar etmeleri her iki proje rafa kaldırılmıştır. [1] www.nerinaazad.com
[Dr. Şemsettin KÜZECİ] HAKKINDA
Araştırmacı, Eğitimci, Gazeteci, Şair, Yazar Şemsettin Küzeci; Kerkük’te doğdu. Musul Üniversitesi’nden bitirdi. 5 Yıl Kerkük’te lise öğretmenliği yaptı. Kerkük Televizyonu, Bağdat Türkmence Radyosunda Gençlik ve Spor programları hazırlayıp sundu. Yazılarını Bağdat’ta Türkçe yayınlanan Yurt gazetesi, Kardeşlik ve Birlik Sesi dergilerinde yayınladı. Irak’taki siyasi nedenlerden dolayı 1996’da Türkiye’ye yerleşti. 1999 yılında Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilciliğinde Basın Yayın ve Enformasyon Şube Müdürü olarak çalıştı. Kerkük gazetesi'nin Türkiye temsilciliği ve Türkmeneli TV’de Muhabir, Programcılığı ve Haber Müdürlüğü yaptı. 2007 yılında Irak Basın Tarihi üzerine G.Ü. İletişim Fakültesi Radyo TV ve Sinema bölümünden yüksel lisans ve 2009 yılında Hollanda'da Global Lahey Üniversitesinde Irak Televizyonları üzerine doktorasını yaptı. Türkmeneli Kültür Merkezi'nde Basın ve Kültür Müşaviridir.

• Irak Gazeteciler Cemiyeti Üyesi. Irak
• Irak, Türkiye, Azerbaycan, Arap ve Avrasya Yazarlar Birliği üyesi
• İLESAM Üyesi. Ankara -Türkiye
• Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı, (Azerbaycan)
• Irak Türkmen Edebiyatçılar Birliği Uluslararası Koordinatörü,
• Işık Edebiyatçılar Grubunun Başkanı. (Kerkük)
• Türk Dünyası Genç İletişimciler Birliği Kurucu Genel Başkanı.
• Dünya Türk Gençleri Birliği Genel Başkan Yardımcısı. (Azerbaycan)
• Kerkük Kültür Derneği Kurucu Genel Başkanı, (Ankara- Irak)
• Irak Türkmen Basın Konseyi Genel Sekreteri, (Ankara-Irak)
• Dünya Gazeteciler Federasyonu. Kurucu üyesi (Genel Sekreter)
• Irak Türkmen Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Başkanı.
•Irak Türkmen Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Genel Başkanı.
• Dünya İletişimciler Derneği. Kurucusu ev Genel Başkanı. Ankara

Türkiye ve Türk dünyasında Irak Türklerini uluslarara¬sı konferans, bilgi şöleni ve toplantılarda temsil etti. 200’e yakın hiz¬met, takdir, teşekkür, onur belgesi, plaket ve ödül almıştır. 2006’da; Irak, Azerbaycan ve Türkiye ile ilgili yapmış olduğu ilmî ve edebî çalışmalarından dolayı, VEKTOR Uluslararası İlim Merkezi tarafından kendisi¬ne Fahrî Doktora Payesi verildi. Basılmış 25 adet kitabı bulunmaktadır.

11 Ekim 2016 Salı

Irak Türkmen Cephesi (ITC) - Dr. Şemsettin Küzeci (1)

Irak Türkmen Cephesi
(ITC)
Dr. Şemsettin Küzeci
(1)

1995 yılında Türkiye’nin Başkenti Ankara’da Bilkent Üniversitesi Mütevelli heyeti Başkanı Türkmen kökenli Erbil doğumlu Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın evinde kurulan kısa adı ITC olan Irak Türkmen Cephesi, Irak’ın Güvenlik Bölgesi Türkmen şehri Erbil’de 24 Nisan 1995 tarihinde kuruluşunu ilan etti. ITC’nin  kuruluşu başlangıçta bir çatı olarak benimsendi. Bu çatı altında 3 siyasi parti; Irak Milli Türkmen Partisi(IMTP), Türkmeneli Partisi(TP), Türkmen Bağımsızlar Hareketi(TBH) ve Sosyal kuruluşları olarak; merkezi Ankara’da bulunan Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı, Merkezi İstanbul’da olan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve Türkmen Kardaşlık Ocağı Erbil şubesi ITC oluşumunda yer aldı.

ITC’nin Kuruluş Amacı:

Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliği çerçevesinde Irak’ta demokratik parlamenter, insan haklarına saygılı sistemin kurulması, Türkmenlerin siyasi, milli, idari, kültürel haklarına kavuşmaları için ulusal ve uluslararası platformlarda mücadele vermek, Irak Türkmenlerinin dünya’daki varlıklarını tanıtmak amacıyla kuruldu.

ITC’nin Başkanları:

Ankara’da kurulan ITC Başkanlığına önceleri Irak Milli Türkmen Partisi’nin Kurucu Genel Başkanı Dr. Muzaffer Arslan’a teklif edildi. Ancak Arslan bazı gerekçelere dayanarak bu teklifi reddetti… Dr. Turhan Ketene ise bu kutsal görevi kabul ederek, ITC’nin İlk Başkanı oldu. Bir süre Başkanlık yapan Ketene, ITC içindeki siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle 1995’in son aylarında Türkmenler arasında Erbil’de ciddi bir çatışma sonucu birçok Türkmen yaralandı…2006‘da Doğramacı ağırlık koyarak ITC Başkanlığına şimdi Kürt hükümetinde Ticaret ve Sanayi Bakanı olan Sinan Çelebi getirildi. Bir süre sonra Atamalarla kısa devam eden Başkanlık görevi kurultaylara ihale edildi. 1997’de ilk Türkmen Kurultayı’nın yapılmasına karar verildi.

ITC Başkanları:

·        Dr. Turhan Ketene, 1995-1996
·        Sinan Çelebi, 1996-1997
·        Vedat Arslan, 1997-2000
·        Av. Sanan Ahmet Kasap, 2000-2003
·        Dr. Faruk Abdullah, 2003-2005
·        Dr. Sadettin Ergeç, 2005-2011
·        Dr. Sadettin Ergeç, 2008-2012
·           Erşat Salihi, 2012-.....

ITC Başkanlığı ve diğer organlarının kurulması, seçilmesi ve aktif olarak faaliyete başlaması 4-7 Ekim 1997 tarihinde düzenlenen 1. Büyük Türkmen Kurultayı sonrası gerçekleşti. ITC’nin faaliyetlerini yürütmek ve halka hizmet etmek amacıyla ITC çatısı altında 6 daire teşkil edildi. Bunlar:

  1. Enformasyon Dairesi,
  2. Kültür ve Eğitim Dairesi,
  3. Sağlık ve Sosyal Yardım Kurumları Dairesi,
  4. Araştırma ve Planlama Dairesi,
  5. Siyasi ve Dış İlişkiler Dairesi
  6. Güvenlik Dairesi
ITC Başkanı ve yürütme kurulu üyeleri çoğu zaman parti başkanlarının uzlaşmasıyla ve ITC yetkililerinin oluruyla seçilmiştir. Bu bir gerçektir. Çünkü bunlar başta 300 ve bugüne kadar toplam 500 delege tarafından seçilmiştir. Yanı tüm Türkmen halkı tarafından seçememiştir…

ITC’nin Yapılan Kurultayları:

  1. Büyük Türkmen Kurultayı, 4-7 Ekim 1997, Erbil
  2. Büyük Türkmen Kurultayı, 20-22 Kasım 2000, Erbil
  3. Büyük Türkmen Kurultayı, 13-15 Eylül 2003, Kerkük
  4. Büyük Türkmen Kurultayı, 22-24 Nisan 2005, Kerkük
  5. Büyük Türkmen Kurultayı, 13-14 Temmuz 2008, Kerkük
1995-2003 yılları arasında Irak’ın Kuzeyinde 2 Türkmen Kurultayı geçekleşmiştir. 2003 ten sonra Kerkük’te 3 Türkmen kurultayı yapılmış, Şura Meclisi yerine Irak Türkmen Meclisi kurulmuştur.

1. Büyük Türkmen Kurultayında ITC Başkanı ve 3 üye Yürütme Kurulu seçilmiştir. 30 üye Şura Meclisi, 5 üye Denetleme kurulu, 5 üye Disiplin kurulu ve 4 üye ise Şura Sekretaryasına seçilmişlerdir. 11 maddeden oluşan Tüzük mahiyetinde olarak Temel İlkeler Deklarasyonu 2. Büyük Türkmen Kurultayı da aynı sistemle devam etmiştir.

2003’ten sonra yani 3. 4.ve 5. Türkmen Kurultayında sistem değiştirildi. Temel Deklarasyonu’nun yanında ITC tüzüğü hazırlandı.  Şura Meclisi iptal edildi. Yerine Türkmen Meclisi geçti. Ayrıca ITC İl Başkanlıkları da ihdas edildi. Her İl Başkanı otomatik olarak Yürütme Kurulu seçildi. Böylece ITC şeması bu şekilde tespit edildi.

Irak Türkmen Cephesi’nin Teşkilat Şeması (2010)

  • ITC Başkanı
  • Yürütme Kurulu
  • Türkmen Meclisi
  • İl Başkanlıkları
  • ITC İdari ve Mali Dairesi Başkanlığı
  • ITC Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı
  • ITC Sağlık Dairesi Başkanlığı
  • ITC Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı
  • ITC Sivil Toplum Kuruluşları
  • ITC Enformasyon Dairesi Başkanlığı
  • ITC Siyasi Dairesi Başkanlığı
  • ITC Güvenlik Dairesi Başkanlığı
  • ITC Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı
  • ITC Seçim Dairesi Başkanlığı
Yukarıda belirtilen ITC’ye bağlı dairelerin yetki ve bütçeleri ITC Başkanının tek elinde yürütülmektedir. Buda ITC’yi ekip çalışmasından uzaklaştırdığını göstermektedir. ITC daireleri kendi yetki ve inisiyatifini kullanabilseydi sisteme hizmeti artmazımıydı…

Irak Türkmen Kurultayları

1. Büyük Türkmen Kurultayı:(4-7 Ekim 1997)

Birinci Büyük Türkmen Kurultayı 1991-2003 yılları arasında Irak’ın Güvenlik Bölgesi sayılan güzelim Türkmen şehri Erbil’de düzenlendi. Türkiye başta olmak üzere Avrupa, ABD ülkesinde yaşayan Türkmenler bu kurultayı benimsedi. Katlım az olsa da yine de Türkmenler bir çatı altında birleşmeyi başardılar…4 gün süren Kurultay’da bazı önemli kararlar alındı. Bu kararların en önemlisi, Kurultay delegeleri tarafından “Temel İlkeler Deklarasyonu” nun kabulüdür… Türkmenlerin yazı dili İstanbul Türkçe'si, alfabesi yeni Latin alfabesidir. Kararı da çok önemli bir karar olduğu şüphesizdir.

Bir diğer husus ise Kurultayın Sonuç Bildirgesi’ndeki yer alan tavsiye mahiyetinde olan merkezi İstanbul’da olan Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşama Derneği’nden başka kurulan, her hangi bir dernek, Türkmen Milli Davasına zararlı olacağının kanaatine varılmasıdır. Ancak bu konuyu hiç kimse dikkate almadı. Bugün başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de yaklaşık 15 kuruluşmuş vardır.  İşin ilginç tarafı da kurultayda imzası olan ve resmi görev alanlar tarafından bu derneklerin kurumasıdır…Yani Temel İlkeler Deklarasyonuna aykırı davranılmıştır.!

Bugün ITC ve çatısı altında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar, bir çok konuda  ITC’nin Tüzük ve Temel İlkeler Deklarasyonuna uymadıkları bir gerçektir.  Bazı yetkililerin bilinçsiz bazıları da bilinçli olarak dikta rejim zihniyetini benimsemektedirler…Bugünkü eğilimler ile Temel İlkeler ile karşılaştırdığımızda ortadaki tablo açık ve net olarak görünür..

           Türkmen Kurultayı Temel İlkeler Deklarasyonu
  1. 04 - 07 Ekim 1997
    Erbil - Irak

Madde 1
Giriş :

Bu belgede yer alan esaslar Türkmen toplumunun temel ilkelerini oluşturmakta olup, tadili ve değiştirilmesi sadece Türkmen Kurultayının yetkisindedir. Türkmen kurum ve kuruluşları tüzük, program ve faaliyetlerini bu ilkeler doğrultusunda düzenleyecektir. 

Madde 2
Türkmen Adı :

Türkmen adı bir toplumu ifade etmekle olup, Müslüman Oğuz Türklerine verilen addır. Türkmenler; Hicri 53'ten başlayarak tarihin çeşitli dönemlerinde, Orta Asya'dan bölgeye göç eden ve Telafer'den Mendeli'ye kadar olan coğrafi kesime yerleşen, Osmanlı'dan sonraki dönemde işbaşına gelen rejim ve hükümetlerin baskı ve asimilasyonları neticesinde can güvenliği nedeniyle Irak'ın çeşitli yörelerine dağılmak zorunda kalan bir toplumdur.

Madde 3
Türkmenlerin yazı dili İstanbul Türkçe'si, alfabesi yeni Latin alfabesidir.

Madde 4
Türkmen toplumu ve Türkmen davası bir bütündür. Din, lehçe, sınıf, mezhep veya bölge ayırımını reddeder.

Madde 5
Türkmen olmak mensubiyet ve şuurladır. Türkmen olduğunu hisseden herkes Türkmen'dir. Irkçılık reddedilir.

     Madde 6
Türkmen olduğunu söyleyen ve bunu davranışlarıyla ispat eden ve milli davaya sadakatle bağlı herkes bu davada yer alma, mücadele verme, Türkmen kurum ve kuruluşlarında görev alma hakkına sahiptir.

Madde 7
Türkmen toplumu, milli amaçlarına ulaşmak için sivil, demokratik ve barışçı bir yol takip eder. Ancak vaki bir tehdit karşısında meşru müdafaa hakkına sahiptir. Türkmen toplumu; varlığını, hak ve menfaatlerini korumak, vaki tehditleri bertaraf etmek için gerekli organizasyon ve örgütlenmeyi oluşturma yetkisine sahiptir.

Madde 8
Türkmen Toplumunun Amacı

a. Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Türkmenlerin ve diğer milletlerin meşru haklarına kavuşması;

b. Irak'ta demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı çoğulcu parlamenter bir sistemin kurulması;

c. Irak'ta yaşayan tüm etnik, mezhebi ve dini azınlıklar arasında eşitliğin sağlanması;

d. Siyasi ve idari yapının eşit haklar ilkesi esaslarına göre düzenlenmesidir.

Madde 9
Türkmen toplumu, Irak yönetimlerinin toplum aleyhine aldıkları, idari, siyasi, sosyal ve kültürel kararların tümünü reddeder. Zorla göç ettirilen veya göç etmek zorunda bırakılan Türkmenlerin eski yerlerine iade edilmesi, uğradıkları mağduriyetlerin telafisini ve zararların tazminini talep etmektedir. Türkmenlere ait kamulaştırılan ve el konulan tarım arazileri ve gayrimenkullerin sahiplerine iade edilmesini, siyasi nedenlerle idam edilen veya çeşitli cezalara mahkûm edilen rejim mağdurlarına veya varislerine itibarlarının iadesini ve tazminat ödenmesini istemektedir.

Madde 10
Türkmen mücadelesi amacına ulaşıncaya kadar, Türkmen kuruluşları Cephe çatısı altında birleşerek birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmeyi kabul ederler. Cepheye rakip olmak, onu yıpratmak, zayıf düşürmek amacı ile her türlü örgütlenme, enformasyon ve benzeri faaliyetler kabul edilemez ve Türkmen toplumuna karşı düşmanca faaliyet olarak telakki edilir.

Madde 11
Türkmen mücadelesi hedefine ulaşıncaya kadar bütün imkanlar seferber edilecek, amaca varmak için görüş ve fikir ayrılıkları bir tarafa bırakılacak ve çekişmeler teşvik edilmeyecektir.

Türkmen Kurultayı, kabul edilen Tüzük gereği 30 kişilik Şura üyeleri seçti. Şura, 07 Ekim 1997 tarihinde yaptığı ilk toplantısında Sekretaryasını, Irak Türkmen Cephesi Başkanını, Yürütme, Denetleme ve Disiplin Kurulları üyelerini belirledi.

1.Türkmen Kurultayı
Sonuç Bildirisi

1.Türkmen Kurultayı; 04-07 Ekim 1997 Tarihleri arasında Erbil’de Türkmen Kardaşlık Ocağı, Irak Milli Türkmen Partisi, Türkmeneli Partisi, Türkmen Bağımsılar Hareketi, Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı ve Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile dünyanın muhtelif ülkelerinden faaliyet gösteren Türkmen derneklerinin temsilcileri, fikir, ilim ve sanat adamlarının ortak katılımı ile gerçekleşmiştir.

Türkmen toplumunun içinde bulunduğu zor koşullarda yardımcı olan başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere diğer ülkelere teşekkür ederiz.

Öz topraklarımızda kurultayın güvenli bir ortamda icra edilmesine yardımcı olan KDP yönetimine teşekkür ederiz.

Türkmen, Kürt, Arap ve Asurîlerin tarihten gelen kardeşliğini vurguluyor ve mevcut sorunların Irak’ın toprak  bütünlüğü içinde; insan temel hak ve özgürlüklerine saygılı, demokratik, çoğulcu parlamenter bir sistemin kurulması ile çözüleceğine inanıyoruz.

Bağdat rejiminin Türkmenlere uyguladığı baskı, zorunlu göç, gayri menkullerin gaspı, asimilasyon, diskriminasyon, keyfi tutuklamalar ve tutukluların akıbetlerinin belirsizliği, işkence ve idam gibi insanlık dışı muameleleri şiddetle kınıyoruz.

Başta Birleşmiş Milletler ve Uluslararası İnsan Hakları kuruluşları olmak üzere dünya kamuoyuna sesleniyor ve Irak rejiminin bu baskılara son vermesi, 2 Eylül 1996 tarihinde Erbil’de tutuklanan Türkmenlerin ve diğer siyasi tutukluların derhal serbest bırakılması için çağrıda bulunuyoruz. Irak’a uygulanan ambargo, ülke halkının ve özellikle Türkmenlerin yaşamlarını her alanda menfi yönde etkilemiştir.

Irak’ta faaliyet gösteren Türkmen siyasi parti ve kuruluşlarının, 1.Türkmen Kurultayında kabul edilen Tüzük çerçevesinde kongrelerini yaparak yeniden yapılanmaları yönünde tavsiye kararı alınmıştır. Dünyada mevcut Türkmen derneklerinin bir federasyon  çatısı altında birleşmelerinin yararlı olacağı, özellikle Türkiye’de “Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği” dışında kurulmuş ve kurulacak Türkmen derneklerinin Türkmen davasına zarar vereceği değerlendirilmektedir.

Türkmen toplumu için bağlayıcı nitelik taşıyan ve Türkmen Kurultayı ve Cephesi Ana Tüzüğü’nün ayrılmaz bir parçası olan “Temel İlkeler Deklarasyonu”nu dünya kamuoyuna ilan ediyoruz:

1. Büyük Türkmen Kurultay’ında Seçilen  ITC Şura Üyeleri:

  1. Vedat Arslan
  2. Riyaz Sarıkahya
  3. M. Kemal Yayçılı
  4. Kenan Şakır Üzeyirağalı
  5. Hasan Özmen
  6. Aydın Beyatlı
  7. Esat Erbil
  8. Ferhan Coşkun
  9. Yaşar İmamoğlu
  10. Seyyah Küreci
  11. Ziyat Köprülü
  12. Turhan Ağaoğlu
  13. Aydın Arslan
  14. Kazım Bozkurt
  15. Cemal Şan
  16. Talat Haffaf
  17. Sabah Ketene
  18. Mahmut Kasapoğlu
  19. Adnan Kasapoğlu
  20. Suphi Bilal Dede
  21. Bahattin Türkmen
  22. Vacit Şucaattin
  23. Hüsam Hasret
  24. Abdulilah Ketene
  25. Talat Kahveci
  26. Tahsin Şakır
  27. Abdülkerim Mollaoğlu
  28. Hasan Beyatlı
  29. Ümit Halife
  30. Camal Assaf
ITC Başkan ve Yürütme Kurlu Üyeleri:

Vedat Arslan,  ITC Başkanı

1.      Mustafa Kemal Yayçılı, Yürütme Kurulu Üyesi
2.      Riyaz Sarıkahya,  Yürütme Kurulu Üyesi
3.      Kenan Şakır Üzeyirağalı, Yürütme Kurulu Üyesi

ITC Denetleme Kurulu Üyeleri

1.      Adil Beyatlı
2.      Tahsin Şeyhoğlu
3.      Seyyah Küreci
4.      Fevzi Neccar
5.      Esat Erbil

ITC Disiplin Kurulu Üyeleri:
1.      Sabih Lütfi
2.      Abdülkerim Mollaoğlu
3.      Şirzat Üzeyirağalı
4.      Cengiz Oğuz
5.      Mustafa Ziya

ITC Şura Sekretaryası

1.      Adnan Kasapoğlu
2.      Cemal Şan
3.      Kazım Bozkurt
4.      Tahsin Şakır
***
        Özet olarak 1. Büyük Türkmen Kurultayı ilk kez olarak Türkmenler için bir demokrasi sınavı niteliğini kazandırdı. “7 Ekim” Günü Türkmenler için Milli Bayram ilan edilmesi, o dönemde muhalefette bulunan Türkmenlerin bütün kesimleri tarafından kabul edilmesi anlamına geldiği demektir. Ancak, 2. Büyük Türkmen Kurultayı’nın kürtajla doğması bu demokrasiyi sakat bırakmasına neden oldu…
Devam edecek…